Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET YILDIZ

HDP ittifakı ve bileşenleri

13 yıllık AK Parti iktidarına karşı biriken muhalefetin Türkiye ayağında bulunan sosyalist sol ve ulusalcılar ile güçlü bir siyasi muhalefet yürüten liberal-sol seçkinler HDP’yi Erdoğan ve AK Parti iktidarından ‘kurtulmanın’ manivelası olarak gördüler.

Kürt partisi olmak yerine, 'sol' üzerinden Türkiyelileşme ve ezilenlerin temsiline dayalı bir parti olma iddiası ile 7 Haziran seçimine giren HDP, AK Parti karşıtı dinamikleri başarılı bir şekilde harekete geçirerek sürpriz bir sonuca imza attı. 2011'de aldığı oyu ikiye katlayarak bunu gerçekleştiren parti, şimdilerde çok dillendirilmese de, bir ittifaklar partisi. Bu ittifakın ortak paydası ise farklı yollardan gelip AK Parti'nin iktidardan uzaklaştırılmasında birleşen eğilimlerin kesişimi.
Bu ittifak, hakim Kürt unsurlar açısından bir Kürt çatı örgütü esprisi içinde değerlendirilirken, Kürt olmayan diğer bileşenler için "ezilenlerin" ittifakı olarak görülmektedir. Bu anlamda Kürt siyasi tarihi açısından bir ilki başardığı söylenebilir.
Bu ittifak Hüda-Par, KDP-T ve Hak-Par gibi dini, milliyetçi, liberal bileşenleri dışarıda bırakırken
, Kürt İslamcılığının temsil kapasitesi sınırlı ancak ideolojik etki alanı buna oranla fazla olan AZADİ hareketi ve Mazlum-Der kökenli temsilcilerini içermektedir. Geleneksel tarikat ve cemaatlerin ise (burada medreseli mollaların en azından bir kısmını istisna etmek gerekir) Kürt kimliği üzerinden HDP ile ilişkilenmesi taraflar açısından hiçbir zaman söz konusu olmamıştır.
Bir KCK inisiyatifi olarak gelişen HDP, 7 Haziran seçimlerine giderken Erdoğan ve AK Parti karşıtlığının şemsiye hareketi haline dönüştürülmüştür
. 13 yıllık AK Parti iktidarına karşı birikmiş muhalefetin Türkiye ayağında bulunan sosyalist sol ve ulusalcılar ile güçlü bir siyasi muhalefet yürüten liberal-sol seçkinler HDP'yi Erdoğan ve AK Parti iktidarından "kurtulmanın" manivelası olarak görmüşlerdir. Hiç şüphesiz, Avrupa'daki Kürt ve Alevi diasporası da bu oluşumun güçlü bileşenleri arasında yer almış ve HDP'yi Türkiye dışı seçmenin en çok tercih ettiği ikinci parti yapmıştır. Avrupa solunun da HDP'ye güçlü bir destek sunduğu söylenebilir.

İttifakın fay hatları

Kimisi kimlik, kimisi değer, kimisi de çıkar bazlı bu muhalefet, AK Parti iktidarını kendileri açısından "kabul edilemez" olarak gören iç ve dış bileşenleri ile birlikte büyük bir mücadele içine girmiştir. Bu hareketin en etkili sloganı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dönük "Seni Başkan seçtirmeyeceğiz" olmuştur. Başkanlığın tek adamlık ve "diktatörlükle" ilişkilendirildiği bu söylemin toplumsallaşması için, ittifakın medya ayağını oluşturan Doğan Medya Grubu büyük çaba göstermiştir.
Hükümetle büyük bir iktidar mücadelesinin içinde olan Gülen grubunun bu seçimdeki siyasi tercihini, AK Parti'nin tek başına iktidardan uzaklaştırılması belirlemiştir. Bu amaca dönük olarak bu grup da, AK Parti karşıtı cephenin bir parçası olmuş ve Kışanak-Dumanlı görüşmesinde somut ifadesini bulan bir taktik yaklaşımla HDP, Gülen grubu medyasında desteklenmiştir. Kimilerinin ileri sürdüğü gibi bu, Gülen grubunun Türk milliyetçiliğinden uzaklaşması ve Kürt fobisini atarak etnik çoğulcu bir siyasi pozisyona evrilmesini göstermekten çok, verili iktidar denkleminde kaybeden olmamaya matuf bir manevra gibi görünmektedir.
Bu "negatif" ittifakın işlevselleşmesinde IŞİD'in Irak ve Suriye'deki Kürt bölgelerine karşı giriştiği eylemlerin ürettiği pan-Kürt romantizminin sağladığı rüzgarın Kürtlük bilinci üzerinden başarıyla siyasallaştırılması ve bir kendilik temsili meselesine dönüştürülmesi, bu sürecin bir parçası olarak dindar-muhafazakar Kürtlerin de ideolojik olarak olmasa bile kimlik göstereni olarak HDP'ye yönelmesi etkili olmuştur. Negatif ittifakın maliyeti ise, ironik olarak, HDP'nin çözüm sürecinde "isteyen" olma konforunu sona erdirmesi ve onu "sorumluluğa" ortak etmesidir.
Önümüzdeki süreçte, HDP'nin ittifaklar partisi görüntüsünü koruyup koruyamayacağı, koalisyon sürecindeki tutumu ile AK Parti'nin Kürt siyasetine ilişkin pozisyonunun alacağı biçimden doğrudan etkilenecektir. Kürt İslamcılığının Kürt milliyetçiliği ile hızlı eklemlenmesi ve "çatı örgütü" olarak HDP içinde yer almayı olumlaması, yine de bu ittifakın hassas sinir uçlarından birini oluşturmaktadır. Negatif siyaset üzerinden sağlanan nisbi başarının pozitif bir gündeme evrilmesi çatıdaki bileşenler arasında milliyetçilik, din ve cinsiyet gibi kimlik-ideolojik gösterenler üzerinden bir ayrışmayı tetikleyebilecektir. Kimlik talebi kolaylıkla İslamofobik bir çizgiye kayabilen Alevi bileşeni, anti-Türk bir potansiyel barındıran milliyetçilik bileşeni ve LGBT hareketine verilen destekte somutlaşan cinsel yönelim bileşeni oynak fay hatlarından bazıları olarak belirmektedir. Kürt siyasi hareketlerinin kendi aralarındaki çatışmalar ise varlığını güçlü biçimde sürdürecek gibi görünüyor. * Doç. Dr., Siyaset Bilimci

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA